EdebiyatEğitimGönül DünyamHaber-YorumHobilerKitap DünyasıKültürSosyal-ToplumsalYaşam

Okumak İnsanın Öğrenme Macerasıdır

Okumak  üzerine  yüzyıllardır  birçok  şey  söylendi. Okumayı  birtakım  amaçlara  ulaşmak  için araç  olarak  görenler, sadece  eğlence  olarak  niteleyenler  ve  hayatın  gayesini  onda  bulanlar;  birbirinden  çok  ayrı  gerekçelerle  iddialarını  desteklediler. Oysa  okumak, insanın  kendisini tanıması, dünyayı  tanıması  ve  belli  bir  bilinçle  olayları  sorgulaması  için  gerekliliği  inkar edilemez  bir aksiyondur. Okumak bazen  yaşamın  sıkıcı ve  tekdüze  gerçeklerinden  kaçışın; bazen  daha  iyi  bir  dünya  için  kafa  yoruşun;  bazen  de  tek  başına  yaşamın  amacı  oluşun  başat  öğesidir. Okumak insanın öğrenme macerasıdır.

Okuma  ile  ilgili  genel  savlardan  biri,  hayata  başka  yaşamları  katarak  renklendirmek, yepyeni  bir  evrende  soluk  almak  olarak  çerçevelenebilir. Kitap okumayı  hobi  olmaktan  çıkarıp  yaşamın  bir  nimeti  haline  dönüştürmek  bunun  için  gereklidir.

Çağımızın  meslek  alanlarında  uzmanlaşmış  kafa  işçileri  ufukları  dar, hayal  güçleri  sınırlı, kendi  alanı  dışında  fikir  yürütebilecek  donanımdan  genellikle  yoksundur. Bu durum düşünmeyi  öğrenme  sürecindeki  aksaklığın  sonucudur. Okuryazarlığı  gazetelerin  günlük  politika  ve  dedikodu  sütunlarında  sürdüren  insanlar;  kendi  alanlarının  renksiz/ruhsuz  bir  teknisyeni  olmaktan  kurtulamazlar.

Okumak insanın öğrenme macerasıdır

Karanlık  içinde  bulunduğundan  önünü  ardını  göremeyen, tökezleyen, yuvarlanan  ve  başkalarınca  aşılanmış  dogmalarla  sürüklenen,  seçme  gücü  olmayan kitleler yaratan  sistemler;  ne  yazık  ki  kendi  çöküşünü  de  hazırlamaktadır. Kendi  bulunduğu  noktayı  sorgulamayan “büyük  gerçeği” okuduğu  aynı  yöndeki  birkaç  kitapta  bulup; bir  misyoner  gibi  onu  başkalarına  kabul ettirmeye çalışan  kesin  inançlılara  karşı  savaşım  vermenin  tek  yolu  bilgidir.

Bu  anlamda  çok  yönlü  bir  okuma, okuduklarını  yargılama  ve onlarla  hesaplaşma, kendi  sözcükleriyle  ifade  edebilme  ve  eleştirel  bir  süzgeçten  geçirebilme yeteneği gereklidir.

Francis Bacon’ın şu sözleri okuma ile ilgili tarih boyunca söylenenlerin belki en anlamlısıdır: “Ne körü körüne inanmak, ne konuşmalarına konu bulmak için düşünmek ve incelemek için oku…”

kitsevgisi

Gerçekten  kitaplar  insanı  yaşama  yaklaştırır, gerçeği çok yönlü algılama  fırsatı  verir. Kitaplar  dönüştürücüdür. Bu  anlamda  eğitim  kurumlarında  yapılması  gereken  donmuş  kalıplar  içinde  insanı  uzaklaştıran  bilgiler  değil;  duyarlılığına  katkıda  bulunacak  ve  yöntem  olarak  düşünmeyi  öğretecek  bir  eğitim  metodu  geliştirmektir.

Türk  toplumu  gibi  okumayı  gündelik  modalar çerçevesinde algılayan toplumlarda  kavramların  netleşmesi  adeta  imkansızdır. İnsanlar  çoğunlukla savundukları  ilkelere  bile  yabancıdır.

İfade Özgürlüğünden daha önemli olan Düşünce Özgürlüğüdür

Toplumumuzda  son  dönemde  çok  yoğun  bir  biçimde  tartışılan  ifade  özgürlüğünün  önemi  yadsınamaz  ancak  bundan  daha  önemlisi  düşünme  özgürlüğüdür. Düşünme  özgürlüğü  için  ise  ön  şart  bilgidir. Aksi  halde  ifade  özgürlüğü  serbestisinde  demagoji  ile  bireylerin  sürüklenip  totaliter  rejimlere  yol  açılması  ve  düşünme  özgürlüğünün  yitip  gitmesi  mümkündür.

Toplumumuzu  ufak  tefek  istisnalar  dışında  kendi  çıkarları dışında  sıradan  insana  hiçbir  üstünlüğü  olmayan;  entelektüel  donanımdan  yoksun, duyarlılıkları  gelişmemiş  yöneticilerin  yönetmesinin  altında da  bu  gerçek  gizlidir. Hayatında  hiçbir  zaman  düşünme, kendisini  ve  toplumsal  yasaları  kavrama  gereksinimi  duymamış  insanların  yönettiği  toplumlarda; düşünen  insanların  ya  sesleri  bastırılmakta  ya  da  ortadan  kaldırılmaktadır. Aydınlarına  bu  ölçüde  düşman  olan  toplumların  tek  seçeneği  ilkellik, tekdüzelik  ve  hamasetle  sürdürülen  gündelik  politikalardır.

Bütün  çıkmazlardan  kurtulmayı  eğitime, eğitim  sistemine  indirgemek  tabii  ki  sığ  ve  aldatıcıdır. Bireyin  gelişiminin  ancak  duyarlılık  gelişimi  ve  düşünmeyi  öğrenme  ile  olacağını  saptamak  zorunluluktur. Edebiyatta, sinemada  günlük  yaşamdan  daha  gerçek  daha  iyi  tanıyabileceğimiz  kişiler  hem  düş  gücümüzü  hem  düşünce  evrenimizi  temelden  değiştirir.


Son tahlilde, okumayı öğrenmenin sanatların en zoru olduğunu söylemek abartı sayılmamalıdır. Bağnazlıktan uzak, irdelemeyi, tartışmayı, paylaşmayı bilen toplumsal konulara kişisel çıkarlar ve kör saplantılardan değil; sanatların estetik merceğinden bakabilen insanların oluşturduğu bir toplum geleceğin toplumu olmalıdır.

Okuma sürecinin önemli unsurlarından biri kitabın, kütüphanelerin oluşum, gelişim ve yaygınlık süreci diye düşünülebilir. İnsanlığın okuma serüveninin eski çağlardan bugüne nasıl geliştiği; toplumların gelişimi ile kitabın yaygınlaşması arasında paralellikleri izleme açısından bu kitaplar, önem taşımaktadır.

Her okurun bu serüvende ilgisini çekebilecek öğeler olacaktır. Türkiye’de bu konuda son yıllara dek bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda az kitaba bir çok yayın ve çeşit eklendi. Anılan kitaplar bu konuda ulaşabildiğimiz tüm kitaplar. Bir kısmı yeni baskıları olmadığından sahaflarda ve müzayedelerde bulunan;  bir kısmı ise kitapçılarda muhtemelen “az satanlar” bölümünde yerleşmiş kitaplardır.


Kitabın Tarihi

Kitabın tarihine, kitabın tarihçesine bakıldığında; “Kitabın Tarihi, Kitabın Doğuşu ve Kitabın Evrimi” birbirini tamamlayan, kitabın nasıl ve hangi malzemelerle oluştuğundan, yayılması, ilk tirajlar, bilgi aktarımının gelişimi ve teknik gelişmeleri içeriyor.

Tarihsel derinliğin yanında kitaplar okuyucuya tam anlamıyla bütüncül bir yolculuk olanağı sunuyorlar. Horst Blanck’ın  “Antik çağda kitap” isimli  metni,  bir tarihsel dönemi oldukça derinlikli, örneklemeli ve resimlerle zenginleştirilmiş şekilde işliyor. Akademik dizgeye uygun hazırlanmış oldukça geniş kaynakçası mevcut. Kitaplar nasıl ortaya çıktı konusunu da aydınlatıyor.

N. Asım Yazıksız’ın “Kitap”ı, bir tarihçeden çok ilginç anektodlarla örülü iletişim yayınlarının 10. yıl armağanı olarak çıkarılmış bir kitap. Toplumumuzda kitabın gelişimini son derece ilginç ayrıntılar ve başka yerde bulunması zor bilgilerle, canlı bir üslupla değerlendiriyor. Baskısı, düzeni ve resimleriyle de cezbedici…

“Kitapçılığın iç yüzü”, Stanley Unwin’in müzayedelerde rastladığımız  Avrupa merkezli, dönemine ait örnekler içeren bir yapıt; dilinin eskimiş olması, verdiği bilgilerin o döneme yönelik fazla ayrıntılı ve işlek olmayan yazımı okumayı zorlaştırıyor. Geçmişte taşıdığı popülaritenin bugün geçerliliğini yitirmiş olduğu söylenebilir.

“Kitap üzerine anatomi dersleri” Salı toplantılarının kitaplaştırılmış ilk metinlerinden; gerek kütüphaneler, gerek sahaflık, çeviri gibi konularda, gerekse kitap notları ve okuma yolları üzerine Türkiye’nin aydınlarının görüşlerini bir araya getirmiş, değerli bir belge niteliğinde… Kitabın özellikle “çeviri yapma süreci” bölümünde; toplantı  konuşmaları aktarılan Ahmet Cemal, Nevzat Erkmen ve Serdar Rifat gibi uzun soluklu  çeviri maceraları olan çevirmenlerin anlattıkları önemli bilgiler… Okumanın yolları yordamları bölümü de, üç romancının gözüyle okuma sürecinde insanı neler beklediğinin cevaplarını bulmaya çalışıyor.

“Türk kitap tarihi”, Türkiye odaklı alanında tek kitap; ekleri, kaynakçısı ve yazılımı titiz bir çabanın ürünü… Keşke yeniden yayınlansa. Demirtaş Ceyhun, “Can çekişen kitap”ta Türkiye’de kitabın nasıl değerlendirildiğinden yazar haklarına, kültürsüzleşmeye değin karamsar değerlendirmeli denemeler sunuyor.

“Dünyayı değiştiren kitaplar” popüler okumalara açık bir blöfçünün ön rehberi gibi kanımızca… Yine de bazı metinlere kapı açabilme potansiyeli göz ardı edilemeyecek bir yarar tabii… Dursun Gürlek’in “Ayaklı kütüphaneler”i belki bu toplamın dışında tutulabilirdi ama tarihimizdeki kitapseverlerin canlı portrelerini sunma anlamında önemli bir emek içeren bir çalışma… Meraklıları döneme ait ilginç ipuçlarını ve entelektüel portreleri görebilir.

Okumanın Tarihi

Herman Hesse’in “Entelektüelin Kütüphanesi”, Marcel Proust’un “Okuma Üzerine”si ve Enis Batur’un “Kütüphane”si yazarlarının kişisel, yargılarıyla deneme tarzında yazılmış; alt okumalara uygun, çok katmanlı metinler… Belki daha öncekilerin çok uzağında ama bir yanıyla kitapların yaşam karşılıklarını bulmaya çalışan kitaplar…

Batur’un “Kütüphane”si yazarın kitaplarla kurduğu ilişkinin aynası bir anlamda; okuma-kütüphane ilişkisi, okuduklarını anlamlandırmada mekan, zamanın önemi gibi ilginç ipuçları barındırıyor. Herman Hesse “Entelektüel’in Kütüphanesi”nde kişisel okuma listesi ve vazgeçilmez kitaplarının bir dökümünü yapıyor. Birçoğu dilimize henüz çevrilmemiş yapıtları da içeren bu liste klasiklerle ilgili iştah kabartıcı okuma duygusu uyandırıyor.

Proust’un “Okuma Üzerine”si romanlarındaki bilinç akımının uzantısı, okurun yeni keşiflerine olanak tanıyan bir açılım. “Okuryazarlık” kitabı ise okuma yazmayı teknik bir beceri olarak değil, kültürel siyasa biçimi olarak değerlendiren bir kitap. Toplumsal biçimler, demokratik değişimde okuma-yazmanın yeri tartışılıyor.

Alberto Manguel’in “Okumanın Tarihi” adlı kitabı Flaubert’in “Yaşamak için okuyun” özdeyişiyle başlıyor. Okuma eylemleri adlı bölümde kitabın biçiminden, “okuma üzerine”, “okumayı öğrenmek”ten “belleğin kitabı”na son derece ilginç bölümler var. Daha sonra okur-çevirmen-yasak kitap- kitap budalalığı gibi birçok alt başlıkta inanılmaz çeşitlilikte yaşantı kesitleri sunuluyor. Araya konulmuş resimler, özdeyişler ve tanıklıklar kitabın zenginliğine zenginlik katıyor. Bir kez değil, birçok kez okunmayı hak eden nadir kitaplardan… Denilebilir ki her titiz okurun üzerinde düşünmesi, kendini değerlendirmesi ve kitabın önemine dair düşünmesine yol açacak nice açılım taşıyor. Mutlaka okunmalı. Aynı yazarın “Okuma Günlüğü” çoğu Türkçeye çevrilmiş on iki klasik metnin tanıtımı ve bir aydının onlarla ilişkisini içeriyor. Okumanın tarihinin pratik bir izahı sayılabilir belki de bir yanıyla…

Kütüphanecilik Tarihi

Nuray Yıldız’ın “Eskiçağ kütüphaneleri” ve “Eskiçağ’da yazı malzemeleri ve kitabın oluşumu” ise birbirini tamamlayan, ülkemizde kendi alanında yazılmış en bilimsel metinler… Özellikle “Eskiçağ Kütüphaneleri”, insanlığın gelişiminde kitap okumanın evrimini gösteren arka planı ve kültür-kitap ilişkisine açık okumalar sunuyor.

“Eski Yunan ve Roma kütüphaneleri, kuruluşu, işleyişi ve sistematiği ile ilgili benzersiz bilgiler içeriyor. “Kayıp kütüphaneler”, “İskenderiye kütüphanesi” ve “Türkiye’de kütüphanecilik” daha çok profesyonel okuyucunun ilgisini çekebilecek başvuru kaynakları… Yine de meraklı okurların yolunun düşebileceği ilginç ayrıntılarla örülü oldukları  söylenebilir.

Mütteferrika yayınlarının çok yeni tarihli ve çok az sayıda basılmış “Bir Nadir Kitap Destanı” gösterişli, özenli cildi ve basım kalitesiyle öne çıkan tam bir sahaflık kitap… “Kitapçı çıraklığından dünya sahaflarının krallığına” giden ilginç ve eğlenceli bir yolculuk. Sahaflarda kitap bulma heveslerini taşıyan insanlara çok sayıda özdeşlik ve sevinç sunabilecek nitelikte… Kitap peşinde geçen bir ömrün biyografisi gibi…

Bu arada değerli yazar ve çevirmen Akşit Göktürk’ün yeni baskıları yapılan “Okuma uğraşı”, “Sözün ötesi” ve “Çeviri dillerin dili” isimli kitapları da, okuma pusulası işlevi taşıyan değerli kaynaklardır.
Bu listede olması gereken az sayıda başka kitaplar da bulunabileceği söylenebilir. Ancak ülkemizde bu ölçüde bile büyük bir çeşitliliğe ulaşan bir alan kitap-kütüphane ve okuma…

Bize bütünlüklü bir bakış açısı, sistemli bir bilgi, tarihsel bir arka plan sunabilecek bu toplamdan muhakkak işimize yarar. Birçok bilgi toplama olanağı var. Cemil Meriç’in Kırkambarında “uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs” ile tanımladığı “aydın”a ulaşmada; kitapların önemini vurgulayan yapıtlar değinmeye çalıştıklarımız…  İnsanlığın gelişiminde, yadsınamaz insan-kitap ilişkisi hakkında binlerce söz söylenmiş, bunlardan birkaçıyla yazımızı noktalamak istiyoruz.

“Bugünün gerçek üniversitesi bir kitap koleksiyonudur.” T.Carlyle
“Kitaplarım bana yeten bir dükalıktır.” Shakespeare .
“Kitapsız yaşamak kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.” Seneca.
“Tek kitaplık adamlardan korkunuz.” Thomas Aquinas
“Gençlerini kitapla beslemeyen toplumların sonu acıdır.” Ovidius
“Kitaplar zaman okyanusu üzerinde kurulan deniz fenerleridir.” W.Whipple

Hazırlayan
Haluk Güriz

Alıntı

Kaynak: Ogrenmeyiogren

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir