Çinli bilge Lao Tzu’nun Karar vermek konusunda sevdiği öykü
Düzenleyen: Hüsamettin Piraz / hobitat.com
***
Bir köyde yaşayan ihtiyar bir bilge adam varmış…
Adamcağız fakirmiş ama dillere destan olan bir Kır atı yüzünden kral bile onu kıskanırmış.
Kral bu meşhur at için ihtiyara neredeyse büyük bir hazine teklif etmiş ama adam atını satmaya yanaşmamış..
-Bu at benim için, bir at değil; Bir dost. İnsan dostunu satar mı hiç? dermiş almak isteyenlere hep.
Bir sabah bakmışlar ki, at yerinde yok…
Bütün köylü ihtiyarın başına toplanmış.
-Seni bunak ihtiyar. Bu değerli atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi zaten… Zamanında Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar bolluk içinde gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de Kır atın derler…
İhtiyar, onlara tebessümle bakarak cevap vermiş:
-Karar vermek için acele etmeyin!
Şimdilik, sadece “At kayıp” deyin.
Çünkü şimdiki gerçek bu…
Ondan ötesi sizin aklınıza göre verdiğiniz karar…
Atımın kaybolması, bir kötü kader mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü henüz bu olayın başlangıcını gördük.
ve arkasının nasıl geleceğini tanrıdan başka kimse bilemez. der.
Başına toplanan köylüler ihtiyar adama kahkahalarla gülerek dağılıp giderler. fakat aradan 15 gün bile geçmeden, Kır at bir gece ansızın dönüp gelir.
Başını alıp dağlara gezmeye gitmiştir kendi kendine…
Geri dönerken de, vadideki 15 tane vahşi atı peşine takıp getirmiştir.
Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanır yine; hayretle açılan gözleriyle atları süzerken, özür dilerler ihtiyar bilgeden…
-Sen, haklı çıktın ihtiyar,
Atının kaybolması bir makus talih değil, adeta bir devlet kuşu oldu senin için… Kır atın getirdiği atlarla birlikte Şimdi bir at sürün var. derler.
İhtiyar bilge yine karşı çıkmış, köylülerin bu sözlerine:
– Karar vermek için yine acele ediyorsunuz.
Şimdilik Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek, sadece bu…
Bunun arkasından kaderin ne getireceğini henüz bilmiyoruz.
Bu daha olayın başlangıç kısmı…
Başlarken birinci cümlenin birinci kelimesini okuduğunuz kitap hakkında nasıl hemen fikir yürütebilirsiniz? der.
Köylüler bu defa, ihtiyar bilgeyle içten içe dalga geçerek:
– Bu adam gerçekten bunamış diye geçirmişler içlerinden…
Gel gör ki aradan bir hafta bile geçmeden, Kır atın peşine takıp getirdiği vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşerek bacağını kırmış.
İşleri yapan ve evin geçimini temin eden tek oğul uzun zaman yatakta kalacaktır artık…
Köylüler yine toplanmışlar İhtiyar bilgenin etrafına:
– Sen bir kez daha haklı çıktın.
Bu vahşi atlar yüzünden tek oğlun kırık bacağını iyileştirmek için uzun süre yataktan çıkamayacak.
Oysa sana bakacak, işlerini yapacak başka kimsen de yok.
Şimdi eskisinden daha yoksul, daha çaresiz olacaksın demişler.
İhtiyar bilge:
-Siz acele karar verme hastalığına tutulmuşsunuz dostlar…
Karar verirken O kadar acele etmeyin.
Oğlum bacağını kırdı.
Şimdiki Gerçek bu!
Ötesi sizin verdiğiniz karar ve yaptığınız yorum.
Ama acaba verdiğiniz bu karar ne kadar doğru?
kaderimiz Hayatın cilvelerini böyle küçük parçalar halinde getirir önümüze ve ondan sonra nelerin olacağı size asla bildirilmez.
Birkaç hafta sonra, düşman ülkeler çok büyük bir ordu ile saldırmış.
Kral son bir ümitle eli silah tutan tüm insanları seferberlik için askere çağırmış.
Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışındaki eli silah tutan bütün erkekleri askere almışlar.
Köyü büyük bir hüzün kaplamış.
Çünkü savaşın kazanılması çok zormuş. Köyde kalanlar askere giden gençlerin kat kat büyük düşman ordusu karşısında ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını düşünüyormuş…
Köylüler, gene ihtiyara gelmişler.
– Yine sen haklı çıktın ihtiyar.
Oğlunun bacağı kırık şimdi ama hiç olmazsa sağ salim yanında…
Oysa bizim gençler belki de asla köye dönemeyecekler.
Oğlunun bacağının kırılması, senin için talihsizlik değil, büyük bir şansmış meğer… derler.
-Siz acele karar vermeye devam edip durun bakalım, demiş ihtiyar bilge… Oysa kaderde ne olacağını Tanrıdan başka kimseler bilemez.
Şimdilik bildiğimiz bir tek gerçek var:
Benim oğlum yanımda, sizinkiler de askerde…
fakat bunların hangisinin şans, hangisinin talihsizlik olduğunu sadece Allah bilir. der.
***
Lao Tzu, bu hikmetli öyküsünü şu tavsiyeyle noktalamış:
Acele karar vermeyin!
O zaman sizin de, herkesten farkınız kalmaz!
Hayatın küçük bir kısmına bakıp da tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar vermek aklın durması halidir.
Karar verdiğiniz zaman, akıl düşünmeyi bırakır, yani gelişimi durdurur.
Bir yol biterken, yenisi başlar.
Bir kapı kapanırsa, başka kapı açılır.
Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta sizi beklediğini görürsünüz.
***