Ağaçlarda uçarak gezen sevimli kuyruk
Cihangir Yiğit / hobitat.com
***
Ormanlarda nadiren görebildiğimiz sevimli sincapların bazı ilginç özelliklerinden bahsedelim biraz. Bu minik, sevimli canlılar hakkında öğrendiklerinize çok şaşıracaksınız. Çok ürkek ve hızlı hayvanlar olan sincaplar sizi farkettikleri anda hızla metrelerce yükseklikteki ağaçların tepesine bir iki saniye içerisinde çıkabildikleri için onları ormanda görmemiz oldukça nadir bir durumdur.
Sincaplar, daha ziyade Avrupa kıtasındaki ormanlarda yaşarlar. Boyları 25 cm. civarındadır; yani yaklaşık bir karış… Vücutlarının arkasındaki kuyruk ise onları nevi şahsına münhasır bir hayvan haline getirir.
Sevimli kuyrukları aşağı yukarı kendi boyları kadar uzun, yukarı doğru dik durur. Gür tüylerden oluşan bu geniş kuyrukları onları pala bıyık benzetmesi çerçevesinde “Pala kuyruk” olarak esprili bir sıfatın da öznesi yapar.
“Pala kuyruk” deyip geçmeyin, o kuyruk aslında çok maharetlidir. Her şeyin bir amaçla yaratıldığı şu alemde Yüce yaratıcının, sincaba böyle bir kuyruk vermesinin de elbette çok sayıda sebepleri vardır: Bir defa, Sincap, bu kuyruk sayesinde dengesi bozulmadan adeta uçar gibi ağaçtan ağaca atlar.
Özellikle gri sincaplar bir ağacın en uçtaki incecik dalından, 4 metre uzaktaki bir başka ağacın yine incecik dalına rahatlıkla atlayabilirler. Havada uçar gibi giderken kollarını ve bacaklarını açıp adeta bir planör gibi süzülerek hedefe doğru emin bir şekilde yol alırlar.
Bu uçuş esnasında özellikle yassılaşan kuyrukları hem dengelerini sağlarken hem de uçuş yönünü belirleyen bir dümen olarak kullanırlar. Hatta bu muazzam kuyruk ve aerodinamik vücut yapıları sayesinde kendilerini 9 metre yükseklikten boşluğa bırakıp dört ayaklarının üzerine, yere yumuşak iniş yapabilirler.
Sevimli Sincaplar, minik sivri tırnakları sayesinde ağaçlara tırmanabilir; bir dalın üstünde yerdeki kadar güvenle koşabilir, baş aşağı sallanabilir ve başaşağı sallanarak ilerleyebilir. sincaplar bir ağaçtan diğerine düşmeden ve güvenle atlayabilmek ve üstelik atlarken incecik dalları hedefleyip tam üstüne tutunabilmek gibi hareketleri bir sirk cambazı maharetiyle yapabilirler; belki de daha iyisini yaparlar…
Peki, bu kadar inanılmaz manevraları onlarca metre yüksekteki ağaçlar üzerinde nasıl yapabiliyor? İşte sincap, tüm bu aerodinamik hareketleri mesafeleri çok iyi ayarlayabilen keskin gözlerini, çevik arka ayaklarını, güçlü pençelerini ve denge kurmasına yarayan kuyruğunu koordineli şekilde kullanması sayesinde başarabiliyor.
Sincapların bu şekilde adeta uçar gibi yaşaması, ağaçtan ağaca atlarken mesafeleri nasıl ayarladıkları, yine nasıl olup da yıllarca hiçbir yerlerini sakatlamadan ve yaralanmadan uçar gibi hızlı hareketlerle yüksek ağaçlar üzerinde atlayıp zıplamaları hayret verici bir sırdır…
Kendilerine verilen bu aerodinamik ve çevik yapılarıyla sincaplar, yüksek ağaçların tepelerinde yetişen ceviz, kestane, fındık ve çam fıstığı gibi sert kabuklu yiyeceklere ulaşabilmek için gereken bütün kabiliyetlere ve fiziksel özelliklere sahiptirler.
Sincaplar kışın doğada yemek bulma konusunda çok zorlandıklarından, kışa hazırlık olarak yiyecek biriktirmesi ile meşhur karıncalar gibi yaz aylarında kış için yiyecek biriktirip saklarlar. Ancak kış için yiyecek depolarken çok dikkatlidirler.
Meyveleri ve buldukları etleri depolarına koymazlar; çünkü bu yiyeceklerin kısa süre içerisinde bozulacağını bilirler. Bu da sincapların kışın aç kalması anlamına gelir tabi ki… Bu sebeple sincaplar kış için sadece ceviz, fındık ve kozalak gibi dayanıklı yiyecekleri toplayıp depo ederler.
O yiyeceği toprağın altına gömüp saklamak kadar, adresin caddenin, sokağın olmadığı, rüzgarla veya başka sebeplerle her gün ortam görüntüsünün kolayca değişebildiği ormanda sakladığı yiyeceği bulmak da çok önemli bir maharet ister.
Kış için yiyecek depolayan sincaplar, çeşitli yerlerde, yerin altına gömdükleri fındıklarını inanılmaz derecede güçlü koku alma duyularını kullanarak bulurlar. Öyle ki, 30 cm. kalınlığındaki karın altında olsa bile gizlemiş oldukları fındıkların kokusunu alıp bulabilirler.
Yiyeceklerini keselerinde taşıyan sincaplar bunları götürdükleri yuvalarında, birden çok yerde besin deposu kurabilirler. Fakat gömdükleri besin depolarının çoğunun yerini daha sonra unuturlar. Ancak bunun da özel bir sebebi vardır aslında.
Sincapların unutup yer altında bıraktıkları bu yemişler, meyveler zaman içerisinde tohum olur, gelişir ve ormanın içinde filizlenip büyüyen yeni ağaçlar olarak karşımıza çıkar. Yani sincaplar aslında yerlere gömdükleri ve unuttukları bu minicik besin depoları ile koca koca yeni ormanları kurmaktadır doğada…
Sincapların da pek çok canlıda olduğu gibi kendi aralarında iletişimi sağlamak için özel haberleşme yöntemleri vardır. Mesela kırmızı sincaplar düşman gördüklerinde kuyruklarını sallar ve heyecanlı ve tehlike anına has sesler çıkarmaya başlar.
Sincapların kuyrukları bir geminin dümeni ile aynı işlemi görür. Sincapların bıyıkları da dengelerini sağlamada önemli bir unsurdur. Bıyıkları kesilen sincaplar dengelerini koruyamazlar. Aynı zamanda sincaplar bıyıklarını geceleri dolaşırken etrafta bulunan nesneleri hissetmek için de kullanırlar.
Sincapların bir de uçan cinsleri vardır. Bu cins sincaplar Avustralya’da yaşar. Boyları 45 cm. ile 90 cm. arasında değişen “uçan sincaplar” tabi ki ağaçlarda yaşar. Aslında tam olarak uçtukları söylenemez. Ancak uzun müddet havada kalabildikleri için uçtukları söylenir. Bir ağaçtan diğerine uzun atlayışlar yaparak hareket ederler. Ağaçlar arasında adeta bir planör veya yamaç paraşütü gibi uçarak hareket eden bu canlılarda kanat yoktur fakat uçma zarı vardır.
Bazı sincap türlerinde uçma zarı kürklü bir deriden oluşan bir zar halindedir. Uçan sincap, bir ağacın gövdesinden kendini fırlatır ve gerilmiş uçma zarının oluşturduğu kanat etkisiyle hava üzerinde kayarak bir seferde ortalama 30 m.’lik bir mesafeyi uçabilir. Hatta bazı zamanlar daldan dala arka arkaya 6 küçük uçuş yaparak 530 m.’lik bir mesafeyi uçabilmektedir.
Boyut olarak küçük olan sincaplar hareketsiz kaldıkları zamanlarda hızla ısı kaybeder ve donma tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar. Özellikle uyku zamanları onlar için tam bir donma tehlikesi oluşturur. Ama her canlı türü için karşılaşacakları olumsuz dış şartlardan etkilenmemelerini sağlayacak korunma yöntemleri yaratılmış. Mesela sincapların kalın bir kürke benzeyen kuyrukları vardır ve bu kalın kuyruğu vücutlarının etrafına sarmalayıp, bir top gibi kıvrılarak uyurlar. Sincapların kuyrukları tıpkı bir palto gibi vücutlarını sarıp sarmalar ve soğuk havalarda uyku esnasında donmaktan kurtulurlar.
KIRILSA DA YENİLENEN DİŞLERİ VARDIR !
Aslında sincapların belki de diş teknolojisi için ilham kaynağı olabilecek harikulade dişleri vardır. Sincapların bir insanın asla sahip olamayacağı keskinlikte ve sağlamlıktaki dişleri buldukları sert kabuklu yiyeceklerini rahatça kemirmelerini sağlar.
Ağzın ön kısmında, sert maddelerin kemirilip kırılmasını sağlayan kesici dişler, arka uzun boşlukta ise azı dişleri bulunur. Bizim ceviz kırmak için, bir taş veya metal bir alete ihtiyacımız olduğu halde bu minik ve sevimli hayvanların ise ağızlarındaki keskin dişler bu işler için adeta biçilmiş kaftandır.
Sincapların sağlık sigortası veya randevulu dişçileri olmadığına göre dişlerinin bir ömür boyu nasıl sağlam kaldığını veya dişleri hasar gören sincapların daha sonra nasıl beslendiklerini, o sert ceviz ve fındık kabuklarını nasıl kırıyorlar dersiniz?
Onların dişlerine harikulade bir özellik verilmiştir. Sıkı durun, sincapların dişleri kırılıp-aşınsa bile, yerine hemen yenisi çıkar; Ceviz, fındık gibi yiyeceklerin sert kabuklarını kemirmekten aşınan dişleri sürekli uzayarak kökten uca doğru uzayıp yenilenir. Aslında bu dişlerin aşındıkça yenilenme, uzama özelliği sadece sincaba mahsus değil; yiyeceklerini kemirmek zorunda olan bütün canlılarda mevcuttur.